Bu Blogda Ara

18 Nisan 2021 Pazar

TARAFLARIN ÖLÜMÜ DURUMUNDA UZLAŞTIRMA SÜRECİ

 ■Uzlaştırma sürecinde SORUŞTURMA ve KOVUŞTURMA aşamalarında tarafların ölümü durumunda uzlaştırma farklı prosedürlere tâbidir.



●☆●SORUŞTURMA AŞAMASINDA TARAFIN ÖLÜMÜ: 

◇  Müşteki,  Mağdur , suçtan zarar gören tarafın ölümü durumunda uzlaştırma işlemleri sonlandırılır.

Uzlaştırma sürecinde hukuki terimler için aşağıdaki linke girebilirsiniz:

https://serkanhoruz.blogspot.com/2021/03/uzlastirma-sureci-terimleri-taraflarin.html

DİKKAT: UZLAŞTIRMACI, tarafın öldüğünü tespit ettiğinde, 1. Derece yakınlarından tarafın resmi/onaylı  " ÖLÜM BELGESİ" sinin bir örneğini  alarak dosyasına ekler ve  üst yazı ile dosyasını iade eder.

Üst yazı ile iade:

https://serkanhoruz.blogspot.com/2021/02/teklif-asamasinda-ret-ve-ust-yazi-ornegi.html

◇ SORUŞTURMA aşamasında, vefat eden tarafın sıfatı Şüpheli ise, uzlastırmacı durumu tespit edip, üst yazı ile  dosyasını iade eder.  Bundan sonraki aşamada Cumhuriyet Savcısı tarafından uzlaştırma işlemleri sonlandırılarak Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verir.


☆●☆ KOVUŞTURMA  ( MAHKEME) AŞAMASINDA TARAFIN ÖLÜMÜ 

◇ Ölen taraf, katılan olmuş ise, mirasçılar ile uzlaşma süreci yürütülür.  Ölen taraf katılan olmamışsa mirasçıları katılan olamaz. Ve  uzlaştırma sürei sonlandırılır.

◇ Kovuşturma ( Mahkeme) aşamasındaki uzlaştırma sürecinde tarafın sıfatı, Sanık ise mahkemece uzlastırma işlemleri yapılmaksızın düşme kararı verilir.

◇Sanığın vefatı durumunda  uzlaştırma işlemleri sonlandırılır. Ancak müşteki taraf  vefat eden şüpheli/sanığın mirasçıları aleyhine (miras red edilmemiş ise ) Hukuk Mahkemesinde tazminat talepleri için dava açabilirler.

UZLAŞTIRMA SÜRECİNDE TARAFLARIN ÖLÜMÜ DURUMLARINA İLİŞKİN YARGI KARARLARI:


T.C YARGITAY
4.Ceza Dairesi
Esas: 2017/ 18692
Karar: 2017 / 26604
Karar Tarihi: 30.11.2017
İlgili Maddeler: TCK106, CMK 253
İlgili Kavramlar: 
Tehdit, Uzlaşma, Katılma, Mirasçılar

6763 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun’un 253. maddesinin (b) bendine eklenen 3. alt bendi ile 5237 sayılı Kanun’un 106/1-1. cümlesinde düzenlenen tehdit suçunun uzlaştırma kapsamına alındığı anlaşılmış ise de, anılan Kanun’un 253/6. maddesindeki “Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye veya bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması halinde, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır.” hükmü karşısında, dosyadaki mevcut nüfus kayıt örneğine göre 29/11/2012 tarihinde vefat ettiği anlaşılan mağdur …’ya uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacağı gibi mağdurun soruşturma ve kovuşturma aşamalarında şikayetçi olmadığını beyan ettiği gözetildiğinde, davaya katılma hakkı bulunmayan mağdurun yasal mirasçılarının da mağdurun haklarını takip etmek üzere davaya katılamayacakları ve uzlaşma hükümlerinin müştekinin yasal mirasçıları ile sanık arasında yapılamayacağı gözetilmeden, itirazın reddi yerine, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

I-Olay: Tehdit suçundan sanık …’nun mahkumiyetine dair Mustafakemalpaşa Asliye Ceza Mahkemesinin 13/01/2011 tarihli ve 2010/261 esas, 2011/23 sayılı kararının Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 14/05/2015 tarihli ve 2013/13536 esas, 2015/29049 karar sayılı ilâmı ile onanarak kesinleşmesini müteakip kararın infazı aşamasında, 02/12/2016 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde yapılan değişiklik neticesinde infaza konu ilamdaki suçun uzlaştırma kapsamına alındığından bahisle uyarlama kararı verilmesi ve infazın durdurulması talebinde bulunulması üzerine, infazın durdurulmasına ilişkin Mustafakemalpaşa 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 08/12/2016 tarihli ve 2010/51 esas, 2011/31 sayılı ek kararını müteakip, uzlaşma bürosunca mağdurun ölmesi nedeniyle uzlaşma sağlanamadığı gerekçesiyle dosyanın iade edilmesi üzerine,

Mustafakemalpaşa 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/04/2017 tarihli ve 2010/51 esas, 2011/31 sayılı ek kararıyla infazın kaldığı yerden devamına karar verildiği, bu karara itiraz edilmesi üzerine, mercii Bursa 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 18/05/2017 tarihli ve 2017/602 Değişik İş sayılı kararıyla anılan ek kararın kaldırılmasına karar verildiği ve itirazın kabulüne dair anılan kararın; “6763 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun’un 253. maddesinin (b) bendine eklenen 3. alt bendi ile 5237 sayılı Kanun’un 106/1-1. cümlesinde düzenlenen tehdit suçunun uzlaştırma kapsamına alındığı anlaşılmış ise de, anılan Kanun’un 253/6. maddesindeki ” Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye veya bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması halinde, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır.” hükmü karşısında, dosyadaki mevcut nüfus kayıt örneğine göre 29/11/2012 tarihinde vefat ettiği anlaşılan mağdur …’ya uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacağı gibi mağdurun soruşturma ve kovuşturma aşamalarında şikayetçi olmadığını beyan ettiği gözetildiğinde, davaya katılma hakkı bulunmayan mağdurun yasal mirasçılarının da mağdurun haklarını takip etmek üzere davaya katılamayacakları ve uzlaşma hükümlerinin müştekinin yasal mirasçıları ile sanık arasında yapılamayacağı gözetilmeden, itirazın reddi yerine, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediği” gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.

İncelenen dosyada mağdur … yargılama sırasında şikayetçi olmamış ve bu nedenle de katılan sıfatını almamıştır. Mağdur 29/11/2012 tarihinde vefat etmiştir.

Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;

Uzlaşma, şikayet hakkı ve davaya katılma hakkı gibi kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardandır. Bu haklar sadece suçtan zarar gören kişi tarafından kullanılabilir. Bu hakların, mal varlığına ilişkin haklardan olmaması nedeniyle mirasçılara geçmesi ya da başkasına devredilmesi mümkün değildir. Kanun koyucunun, suçtan zarar gören kişi dışındakiler tarafından bu hakların kullanılabileceğini düzenlediği durumlarda, bu hakların kanunda belirtilen kişilere geçmesi mümkün olacaktır. Örneğin kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olan şikayet hakkı ile ilgili olarak hakaret suçu yönünden, TCK’nın 131. maddesinin ikinci fıkrasında mağdurun, şikayet etmeden önce ölmesi halinde ölenin ikinci dereceye kadar üstsoy ve altsoyu, eş veya kardeşleri tarafından şikayette bulunulabileceği, yine kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olan katılma hakkı ile ilgili olarak da CMK’nın 243. maddesinde katılan ölürse katılmanın hükümsüz kalacağı ancak mirasçılarının, katılanın haklarını takip etmek üzere davaya katılabilecekleri belirtilmiştir. Uzlaşma hakkı da ancak kanuni düzenleme olması halinde mirasçılara geçebilecektir.

CMK’nın 243. maddesindeki düzenlemeden kanun koyucunun, katılanın ölmesi durumunda mirasçılarının, davaya katılanın haklarını takip etmek üzere katılmasını murad ettiği anlaşılmaktadır. Mirasçılar, miras bırakanın davaya katılmış olması koşuluyla miras bırakanın haklarını takip edebileceklerdir. Davaya katılmayan ve daha sonra ölen mağdurun mirasçılarına davaya katılma hakkı tanınmadığı nazara alındığında bu mirasçıların, ölen mağdurun haklarını takip etmeleri de mümkün değildir. Ayrıca somut olayda; CMK’nın 253/6. maddesinde başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye veya bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması halinde, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturmanın sonuçlandırılacağı şeklindeki düzenleme ve mağdurun kovuşturma aşamasında şikayetçi olmadığını beyan ettiği gözetildiğinde, davaya katılma hakkı bulunmayan mağdurun yasal mirasçılarının da mağdurun haklarını takip etmek üzere davaya katılamayacakları ve uzlaşma hükümlerinin mağdurun yasal mirasçıları ile sanık arasında yapılamayacağı anlaşılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, mağdur …’nın davaya katılmaması karşısında, mirasçılarıyla sanık arasında uzlaştırma yapılması kanunen mümkün değildir. Uzlaştırma bürosunca mağdurun ölmesi nedeniyle uzlaşma sağlanamadığı gerekçesiyle dosyanın iade edilmesi üzerine, infazın kaldığı yerden devamına ilişkin Mustafakemalpaşa 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/04/2017 tarihli ve 2010/51 esas, 2011/31 karar sayılı ek kararına yapılan itirazın reddine karar verilmesi gerekirken, itirazın kabulüyle anılan ek kararın kaldırılmasına ilişkin mercii Bursa 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 18/05/2017 tarihli ve 2017/602 Değişik İş sayılı kararında isabet bulunmamaktadır.

II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:

Soruşturma ve kovuşturma aşamalarında şikayetçi olmadığını beyan eden mağdurun ölmesi durumunda uzlaştırma yapılıp yapılamayacağının belirlenmesine ilişkindir.

III- Hukuksal Değerlendirme:

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 30/10/2007 tarihli ve 2007/4-200 esas, 2007/219 sayılı ilâmında belirtildiği üzere, uzlaştırma kurumu her ne kadar 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 253 ve 254. maddelerinde hüküm altına alınarak usul hukuku kurumu olarak düzenlenmiş ise de, fail ile devlet arasındaki ceza ilişkisini sona erdirmesi bakımından maddi hukuka da ilişkin bulunması nedeniyle yürürlüğünden önceki olaylara uygulanabileceği, bu uygulamanın sadece görülmekte olan davalar bakımından geçerli olmayacağı, 5237 sayılı Kanun’un 7/2. maddesindeki “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.” şeklinde ve kesinleşen hükümlerde de uzlaşma hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.

02.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaştırma hükümleri yeniden düzenlenmiş,  aynı maddenin birinci fıkrasının (b) bendine mevcut (2) ve (3) numaralı alt bentlerden sonra gelmek üzere (3), (5) ve (6) numaralı alt bentler eklenmiştir. Bu bentlere göre, tehdit (madde 106, birinci fıkra), hırsızlık (madde 141), dolandırıcılık (madde 157) suçları uzlaşma kapsamına alınmıştır.

Aynı maddenin üçüncü fıkrasında yer alan “etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile “ibaresi madde metninden çıkarılmış, aynı fıkranın ikinci cümlesinde yer alan “Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması halinde uzlaştırma hükümleri uygulanmaz” şeklindeki düzenlemede bir değişiklik yapılmamıştır.

Uzlaştırma CMK’nın 253. maddesinde ayrıntılarıyla düzenlenmiş, mahkeme tarafından uzlaştırmaya ilişkin anılan Kanunun 254/1. maddesinde” Kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, kovuşturma dosyası, uzlaştırma işlemlerinin 253 üncü maddede belirtilen esas ve usule göre yerine getirilmesi için uzlaştırma bürosuna gönderilir.” denilmiştir.

CMK’nın 253/6. maddesinde “Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye veya bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması halinde, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır. ” biçiminde düzenleme yapılmıştır.

Yine CMK’nın 253. maddesinin yirmi beşinci fıkrasında; Uzlaştırmacıların nitelikleri, eğitimi, sınavı, görev ve sorumlulukları, denetimi, eğitim verecek kişi, kurum ve kuruluşların nitelikleri ve denetimleri ile uzlaştırmacı sicili, uzlaştırmacılar ve eğitim kurumlarının listelerinin düzenlenmesi, Cumhuriyet başsavcılığı bünyesinde kurulan uzlaştırma bürolarının çalışma usul ve esasları, uzlaştırma teklifi ile müzakere usulü, uzlaştırma anlaşması ve raporda yer alacak konular ile uygulamaya dair diğer hususlara ilişkin usul ve esasların, Adalet Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir.

5271 sayılı CMK’nın 243. maddesinde “Katılan, vazgeçerse veya ölürse katılma hükümsüz kalır. Mirasçılar, katılanın haklarını takip etmek üzere davaya katılabilirler. ” şeklindeki düzenlemeye yer verilmiştir.

Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin 2016/11883 E.-2017/4062 K. Sayılı ve 12.04.2017 tarihli kararında; Yargıtay bozma kararına uyulmasına rağmen, bozma gereği olan uzlaştırma işleminin CMK.nun 253. maddesindeki usule uygun yerine getirilmediği katılan Yaşar Kaya’nın 30.10.2014 tarihinde vefat etmesi sebebiyle katılanın mirasçılarıyla 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. ve 254. maddeleri gereğince uzlaşma girişiminde bulunulmadan yazılı şekilde hüküm kurulması, bozma nedeni yapılmıştır.

İncelenen dosyada mağdur … yargılama sırasında şikayetçi olmamış ve bu nedenle de katılan sıfatını almamıştır. Mağdur 29/11/2012 tarihinde vefat etmiştir.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;

Uzlaşma, şikayet hakkı ve davaya katılma hakkı gibi kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardandır. Bu haklar sadece suçtan zarar gören kişi tarafından kullanılabilir. Bu hakların, mal varlığına ilişkin haklardan olmaması nedeniyle mirasçılara geçmesi ya da başkasına devredilmesi mümkün değildir. Kanun koyucunun, suçtan zarar gören kişi dışındakiler tarafından bu hakların kullanılabileceğini düzenlediği durumlarda, bu hakların kanunda belirtilen kişilere geçmesi mümkün olacaktır. Örneğin kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olan şikayet hakkı ile ilgili olarak hakaret suçu yönünden, TCK’nın 131. maddesinin ikinci fıkrasında mağdurun, şikayet etmeden önce ölmesi halinde ölenin ikinci dereceye kadar üstsoy ve altsoyu, eş veya kardeşleri tarafından şikayette bulunulabileceği, yine kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olan katılma hakkı ile ilgili olarak da CMK’nın 243. maddesinde katılan ölürse katılmanın hükümsüz kalacağı ancak mirasçılarının, katılanın haklarını takip etmek üzere davaya katılabilecekleri belirtilmiştir. Uzlaşma hakkı da ancak kanuni düzenleme olması halinde mirasçılara geçebilecektir.

CMK’nın 243. maddesindeki düzenlemeden kanun koyucunun, katılanın ölmesi durumunda mirasçılarının, davaya katılanın haklarını takip etmek üzere katılmasını murad ettiği anlaşılmaktadır. Mirasçılar, miras bırakanın davaya katılmış olması koşuluyla miras bırakanın haklarını takip edebileceklerdir. Davaya katılmayan ve daha sonra ölen mağdurun mirasçılarına davaya katılma hakkı tanınmadığı nazara alındığında bu mirasçıların, ölen mağdurun haklarını takip etmeleri de mümkün değildir. Ayrıca somut olayda; CMK’nın 253/6. maddesinde başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye veya bunların kanuni temsilcisine ulaşılamaması halinde, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturmanın sonuçlandırılacağı şeklindeki düzenleme ve mağdurun kovuşturma aşamasında şikayetçi olmadığını beyan ettiği gözetildiğinde, davaya katılma hakkı bulunmayan mağdurun yasal mirasçılarının da mağdurun haklarını takip etmek üzere davaya katılamayacakları ve uzlaşma hükümlerinin mağdurun yasal mirasçıları ile sanık arasında yapılamayacağı anlaşılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, mağdur …’nın davaya katılmaması karşısında, mirasçılarıyla sanık arasında uzlaştırma yapılması kanunen mümkün değildir. Uzlaştırma bürosunca mağdurun ölmesi nedeniyle uzlaşma sağlanamadığı gerekçesiyle dosyanın iade edilmesi üzerine, infazın kaldığı yerden devamına ilişkin Mustafakemalpaşa 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/04/2017 tarihli ve 2010/51 esas, 2011/31 karar sayılı ek kararına yapılan itirazın reddine karar verilmesi gerekirken, itirazın kabulüyle anılan ek kararın kaldırılmasına ilişkin mercii Bursa 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 18/05/2017 tarihli ve 2017/602 Değişik İş sayılı kararında isabet bulunmamaktadır.

IV- Sonuç ve Karar: Yukarıda açıklanan nedenlerle,

Kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden mercii Bursa 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 18/05/2017 tarihli ve 2017/602 Değişik İş sayı ile verilip kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre, sonraki işlemlerin, CMK’nın 309/4-a maddesi gereğince mahallinde merci mahkemesince yerine getirilmesine, 30.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


KATILANIN ÖLMESİ DURUMUNDA UZLAŞMA TEKLİFİ TÜM MİRASÇILARI TARAFINDAN KABUL EDİLMELİDİR.

4. Ceza Dairesi         2022/12033 E.  ,  2022/20638 K.

"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Tehdit

KARAR
Yerel Mahkemece bozma üzerine verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesi uyarınca tebligatın, öncelikle muhatabın beyan ettiği en son adrese MERNİS şerhi olmadan yapılması, bu adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilerek, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre MERNİS şerhi bulunan tebligatın bu adrese yapılmasında zorunluluk bulunduğu, buna karşın sanık ...'in son beyan ettiği adresine çıkarılan uzlaşma teklifinin muhatabın taşındığı gerekçesiyle merciine iade edilmesinin üzerine Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi uyarınca tamamlanmaması ve katılan ...'ün 31/01/2016 tarihinde öldüğü, yasal mirasçılarından eşi ...'ün uzlaşma teklifini kabul ettiği ancak diğer yasal mirasçılarına uzlaştırma teklifinin yapılmadığının anlaşılması karşısında, 15 yaşını ikmal eden diğer yasal mirasçılar yönünden de CMK'nın 254. maddesi uyarınca aynı Kanunun 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre uzlaştırma işlemleri yerine getirilip sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
2- 17/10/2019 gün ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesiyle değişik CMK'nın 251. maddesinde Basit Yargılama Usulü düzenlenmiş olup, bu düzenlemenin uygulanmasıyla ilgili olarak, CMK'ya 7188 sayılı Kanunla eklenen geçici 5. maddenin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “hükme bağlanmış” ibaresinin, Anayasa Mahkemesinin 14/01/2021 tarihli ve 2020/81 Esas, 2021/4 sayılı kararıyla "basit yargılama usulü" yönünden Anayasa'nın 38. maddesine aykırı görülerek iptaline karar verilmesi karşısında, temyiz incelemesi yapılan ve CMK'nın 251/1. maddesi kapsamına giren suç yönünden; Anayasa'nın 38. maddesi ile 5237 sayılı TCK'nın 7 ve CMK'nın 251 vd. maddeleri gereğince yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirdiğinden, sanık ...'in temyiz nedenleri yerinde görülmekle, tebliğnameye uygun olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayıp sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 24/10/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


DERLEYEN: SERKAN HORUZ

serkanhoruz.blogspot.com


Kaynak: Izmır Uzlaştırma Bürosu Savcısı, Mustafa YAĞIZ,  facebook sayfası Uzlaştırma 2018 sayfasından faydalanılmıştır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder