Bu Blogda Ara

#律师 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
#律师 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Mart 2022 Cuma

2022 UZLAŞTIRMACI YENİLEME EĞİTİMİ

 




■EĞİTİM HANGİ TARİHLER ARASINDA OLACAK? VE ÜCRET NE KADAR OLACAK?


2022 yılı uzlaştırmacı yenileme eğitimlerinin 31 Mart 2022 tarihinde başlatılmasına ve 30 Eylül 2022 tarihinde bitirilmesine karar verilmiştir.

ücret miktarı; eğitimin saati ve katılımcı sayısı dikkate alınmak suretiyle alt sınır 300 TL, üst sınır ise en fazla 400 TL olarak belirlenmiştir.


■EĞİTİME KİMLER KATILACAK?

1- Uzlaştırmacı yenileme eğitimine 11 Mart 2018 tarihli 2018 Adalet Bakanlığı Uzlaştırmacı Sınavında başarılı olup, uzlaştırmacı siciline kayıt olanlar.

2- Sınavda başarılı olup, sicile kayıt başvurusunda bulunmayan ancak Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliğinin 48 inci maddesine göre sicile kayıt şartlarını taşıyan kişiler başvurabilecektir. ( Sınavı kazanıp aktif olarak Uzlaştırmacılık yapmayanlar.

☆☆☆ DİKKAT: 2021 Adalet Bakanlığı Uzlaştırmacı Sınavı ve 2021 Adalet Bakanlığı Uzlaştırmacı Ek Sınavında başarılı olanlar, süreyi doldurmadıkları için yenileme eğitimine katılmayacaklardır.



■ EĞİTİM HANGİ KURUMLAR VERECEK?

Yenileme eğitimleri, eğitim izni verilen eğitim kuruluşları tarafından, yalnızca eğitici eğitimi almış eğitmenler aracılığıyla gerçekleştirilecektir.

Katılımcılar en fazla bir ders saati devamsızlık yapabilecek, kabul edilebilir haklı bir mazereti bulunmaksızın bir ders saatinden fazla eğitime devam etmeyenlerin, eğitim kuruluşları tarafından eğitim programıyla ilişiği kesilecektir.

Eğitim kuruluşunca, katılımcıların derslere devam durumunu gösteren ve eğitim yönetim sisteminden (EYOSİS) alınan çizelge katılımcılara imzalattırılacak, eğitimin bitimini müteakip makul süre içinde bir üst yazıyla Daire Başkanlığına gönderilecektir.



■ EĞİTİM KAÇ SAAT OLACAK? VE İÇERİĞİ NEDİR?

Bakanlık tarafından akretide eğitim kurumları ve Eğitimciler tarafından  toplam 8 ( Sekiz) saat olarak verilecektir.

Bir yenileme eğitimi programı, COVID-19 salgını da dikkate alınarak, bir gün ya da en fazla iki gün içerisinde tamamlanacaktır.

Sınıflar en fazla otuz kişi olarak oluşturulacaktır.


EĞİTİM İÇERİĞİ:


Aşağıda belirtilen ders konularına ilişkin sıralama ve saatlere uygun olarak yerine getirilecektir;


Uzlaştırmacı yenileme eğitimleri iki eğitmen tarafından verilecektir. İlk 3 saatlik derse uzlaştırmaya ilişkin ceza mevzuatı eğitimi veren eğitmen, 4. ve 5. saate iletişim eğitmeni katılacaktır. Son üç saatlik uygulama dersini ise hem uzlaştırmaya ilişkin ceza mevzuatı eğitimi veren eğitmen hem de iletişim eğitmeni birlikte verecektir.


• Uzlaştırma Kurumuna İlişkin Mevzuat Değişiklikleri veYargı Kararlarının Değerlendirilmesi-1. saat

• Uzlaştırma Sürecinde Tarafların Bilgilendirilmesi ve Uzlaşma Teklifi Sırasında Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar-2. saat

• Müzakere ve Sonrasında Uygulamada Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar-3. saat

• Uzlaşma Teklifine Davet ve Uzlaşma Teklifi Sırasında İletişim- 4. saat

• Uzlaştırma Müzakereleri Sırasında İletişim-5. saat

• Uygulama I -6. saat
• Uygulama II-7. saat
• Uygulama III -8. saat


■EĞITIMLERIN TAKİBİ VE DENETİMİ:

Eğitim programlarının takibi, koordinasyonu ve denetimi, Daire Başkanlığımızca oluşturulan “Eğitim Yönetim Sistemi” adlı yönetim paneli (www.eyosis.net) ile sağlanacaktır.


■ EĞİTİM SONRASINDA YAPILACAKLAR NELERDİR?

Uzlaştırmacılar, yenileme eğitimi bitiminden sonra http://eyosis.net/AnketKatil.aspx internet adresi üzerinden eğitim ve uzlaştırma sürecine ilişkin bir anket formu dolduracaklardır.

Eğitimi tamamlayan katılımcılar, katılım belgesini, anket formunu doldurduktan sonra,sistemden kendileri alacaktır. Bu nedenle eğitim kuruluşları tarafından katılımcılara ayrıca bir katılım belgesi verilmeyecektir.

DERLEYEN : SERKAN HORUZ 

KAYNAK: 

17 Ocak 2022 Pazartesi

Türk Hukukunda Uzlaşma ve Uzlaştırma Kültürü

 



Uzlaşma hukuki anlamda hayatımıza nispeten yeni yerleşen bir olgu olmasına karşın, Türk toplumsal yaşamına hiç te uzak olmayan bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır.  Bu nedenle öncelikle “uzlaşma” kavramı ve “uzlaştırma” kavramının Türk kültürü içindeki yeri ve önemi üzerinde durulacaktır.

Uzlaşma, sözcük anlamı olarak: TDK’da “Aralarındaki düşünce veya çıkar ayrılığını, karşılıklı ödünlerle kaldırarak uyuşmak, karşılıklı anlaşmak ve mutabık kalmak, antant kalmak” şeklinde tanımlanmaktadır.

Hukuki anlamda ise Uzlaşma, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda: “iletişim süreci sonunda varılan anlaşmayı ifade ederken, uzlaştırma tarafların katıldığı sürecin bizzat kendisini ifade etmek için kullanılmaktadır.”

Her iki tanım ele alındığında uzlaşma; taraflar arasındaki uyuşmazlığın, gerektiğinde karşılıklı ödünler vererek, bir orta yolun bulunması, zararın telafisi, anlaşmazlığın ortadan kaldırılması şeklinde tanımlanabilir. Söz konusu tanımlar, analiz edildiğinde; uzlaştırmanın, hukuksal boyutunun yanında iletişim ve kültürel yönünün de bulunduğu hatta olmazsa olmazlarından biri olduğu görülmektedir. 

Uzlaşmanın, başarıya ulaşmasında birincil öğe, iletişimdir. Bu bağlamda uzlaşmayı ancak, karşılıklı konuşmayı bilen, empati yeteneği olan ve aynı zamanda iyi bir dinleyici olan bireyler yapabilirler.

 Nitekim Napolyon bir sözünde: 

“Her şeyi konuşabilen insanlar, her şeyin üstesinden gelebilirler.” der.  

Bu noktada uzlaştırma sürecini idare eden, uzlaştırmacının da hukuki bilgisinin yanında hangi niteliklere ve donanımlara sahip olması gerektiğinin ipuçları ortaya çıkmaktadır.

Uzlaşmanın başarıya ulaşmasında ikinci öğe, söz konusu toplumun kültürüdür. Dahası, uzlaşının kültür içerisindeki yeri, konumu ve sorunların çözümündeki etkinliğidir. Toplumsal yaşamın içerisinde her düşünceden, inanıştan, kültürden bireylerle birlikte yaşıyoruz. Şüphe yok ki toplumsal yaşamın bir gereği olarak, kimi zaman problemlerimiz/sorunlarımız da ortaya çıkabilir. İşte bu sorunların çözümü aşamasında kişinin sosyal ilişkilerinde uzlaşı kültürü içinde hareket etmesi gerekir. Bu noktada uzlaşma, kaybet/kaybet yerine kazan/kazan ilkesinin egemen olduğu, aklı kullanmanın ve başkalarının da aklından istifade etmenin yollarından biridir.

 Hukuki literatürde uzlaştırma, İngiliz anglo-sakson hukuk sisteminde ve uzak doğu ülkelerinden Japonya örneğinde karşımıza çıkmaktadır. Özellikle Japon hukuk sistemi, büyük oranda uzlaştırma süreci içerisinde yürütülmektedir. Türk hukuk sisteminde ise uzlaştırma müessesi; özellikle adli yargıdaki iş yükü, adli personel yetersizliği, süregelen davaların uzun yıllar sonuçlandırılamaması, dava sürecinin taraflara, devlete maliyeti vb. nedenlerle bir alternatif çözüm yöntemi olarak görülmüş ve uygulamaya geçirilmiştir. Özellikle yerelde “İzmir modeli” olarakta bilinen birçok başarılı örnekler başta olmak üzere, ülke genelinde çok kısa zamanda oldukça olumlu sonuçlar alınmaya başlanmıştır.

 Uzlaştırma sürecinin hukuk sistemimizde oldukça kısa süreli bir geçmişe sahip olmasına karşın, denilebilir ki bu maya hem hukuk sistemimizde hem de Türk toplum yapısında tutmuştur. Hatta filmlere konu olmuştur.😊


https://youtube.com/shorts/mwzOh8rORIM?feature=share


Bu bağlamda, uzlaşma ve uzlaştırma sürecinin Türk toplum yapısındaki kökleri üzerinde de durmakta fayda vardır. Uzlaşma; Her ne kadar hukuksal düzenleme anlamında literatürümüze yeni giren bir olgu olarak karşımıza çıksa da, Türk toplumunun geleneklerinde, kültüründe hatta genetiğinde olan, yabancı olmadığımız bir çözüm yöntemidir. Hatta gerek bireyler arasında ve gerekse toplumsal problemlerin çözümü noktasında yakın zamana değin kentleşmenin yoğun olarak yaşanmadığı, herkesin oturduğu yerleşim mahallinde birbirini tanıdığı, komşuluk ilişkilerinin yaşandığı yakın geçmişimizde, problemlerin çözümü mahalle tarafından herkesin sevip saydığı, sözünün dinlendiği, bir işe girişileceği zaman danışıldığı saygın kişiliklerince çözülürdü. Bir nevi gönüllü uzlaştırmacı olan bu kişilerin çözümü bütün taraflarca kabul edilir, anlaşmazlıklar ihtilaflar sulh yoluyla hallolurdu. Kim bilir, belki de şehirleşmenin toplumsal kültürümüze en büyük zararı, bu toplumsal dokunun zedelenmesi, bireyselleşme olmuştur.

Uzlaşmanın Türk kültürü açısından ilk örnekleri, Dede-korkut hikayelerinde “Dede-korkut” karakteri ile karşımıza çıkar, Türk toplumsal yaşamı ve kültürünün önemli bir eseri olan bu destansı hikâye karakteri, Dede-korkut; tarafları uzlaştıran, sorunları sulh yoluyla çözen, barıştıran, nasihat veren rolü uzlaştırmanın türk gelenek ve göreneklerindeki izdüşümleri, belki de ilk örnekleri sayılabilir.

Yine, Türk aile yapısı incelendiğinde de, özellikle aile içerisindeki problemlerin çözümünde, aile büyüklerinin devreye girdiği, sorunların çözümü noktasında aile içerisindeki taraflarla bir araya gelerek, tarafları yan yana getirerek   sorunların ortadan kaldırıldığı hepimizin kendi ailesi içerisinde tanık olduğumuz örnekler değil midir?  Bu bağlamda toplumsal bağların kentlere göre daha güçlü olduğu kırsal yaşamda özellikle dini kimliği olan büyükler veya herkesçe sözüne, doğruluğuna inanılan bir nevi akil/emin insan hüviyetindeki kişilerde taraflar arasındaki problemlerin çözümünde devreye girebilmektedir. Özellikle kırsal alanda/ köylerde karşılaştığımız bu durum, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı köyün ileri gelen saygın kişilerin arabuluculuğu ile çözüme kavuşturulması örneğinde karşımıza çıkmaktadır.

Kimi zaman, dini bayramlar gibi toplum kültürümüz açısından önem taşıyan özel günlerde uzlaştırma sürecinde sorunların çözümü noktasında önemli bir yer teşkil edebilmektedir. Bu özel günlerde taraflar bir araya getirilmekte, aralarındaki sorunlar toplum ileri gelenlerinin öncülüğünde barışçıl bir şekilde sonuçlandırılabilmektedir.

Sonuç olarak uzlaşma/uzlaştırma kavramı, hukuki literatürümüze yeni giren bir olgu olmasına karşın, problemlerin çözümü noktasında Türk toplumuna çok uzak bir yöntem değildir.  Hatta toplum içerisinde uygulaması ve pratiği olan bir uygulamadır denilebilir. Belki de, Türk hukuk sisteminde kısa bir geçmişe sahip olmasına karşın büyük bir başarı göstermesinin altında bu gerçeklik yatmaktadır. 


UZLAŞTIRMACI Serkan HORUZ

serkanhoruz.blogspot.com


Conciliation and Conciliation Culture in Turkish Law

 



Although reconciliation is a phenomenon that has recently settled in our lives in the legal sense, it appears as a concept that is not far from Turkish social life. For this reason, first of all, the concept of "conciliation" and the concept of "reconciliation", along with its place in the Turkish legal system, should also be emphasized, as well as its place and importance in our culture.

 

Compromise, as a lexical meaning, is defined in TDK as "to agree, mutually agree and agree, to stay on an agreement by removing the difference of opinion or interest between them with mutual concessions".

 

In the legal sense, Conciliation is used in the Criminal Procedure Code: "While expressing the agreement reached at the end of the communication process, conciliation is used to express the process itself in which the parties participate."

 

Compromise when both definitions are considered; It can be defined as finding a middle way, compensating the damage, and eliminating the conflict by making mutual concessions when necessary. When these definitions are analyzed; It is seen that reconciliation has a communication and cultural aspect besides its legal dimension, and even it is one of the sine qua non.

The primary element in the success of reconciliation is communication. In this context, only individuals who know how to talk to each other, who have empathy skills and who are also good listeners can make reconciliation. As a matter of fact, Napoleon said in one of his words:

“People who can talk about anything can get through anything.” says.

At this point, clues emerge about what qualifications and equipment the mediator, who manages the mediation process, should have besides his legal knowledge. 

The second element in the success of the reconciliation is the culture of the society in question. Moreover, it is the place of consensus in culture, its position and its effectiveness in solving problems. We live together with individuals from every thought, belief and culture in social life. There is no doubt that as a requirement of social life, sometimes our problems/problems may arise. At the stage of solving these problems, one must act in a culture of consensus in his social relations. At this point, reconciliation is one of the ways of using the mind and benefiting from the minds of others, where the win/win principle is dominant instead of lose/lose.

In the legal literature, conciliation is encountered in the English Anglo-Saxon legal system and in the example of Japan from the Far East countries. In particular, the Japanese legal system is largely carried out within the conciliation process. In the Turkish legal system, the institution of conciliation; especially the workload in the judiciary, the lack of judicial personnel, the inability to conclude the ongoing cases for many years, the cost of the litigation process to the parties, the state, etc. Therefore, it was seen as an alternative solution method and put into practice. In a very short time, very positive results have started to be obtained throughout the country, especially with many successful examples locally known as the "Izmir model". Despite the fact that the conciliation process has a very short history in our legal system, it can be said that this yeast has taken hold both in our legal system and in the Turkish society.

In this context, it would be useful to dwell on the roots of the process of reconciliation and reconciliation in the structure of Turkish society. Compromise; Although it is a phenomenon that has just entered our literature in terms of legal regulation, it is a solution method that we are not alien to, which is in the traditions, culture and even genetics of Turkish society. Even in our recent past, where urbanization has not been experienced intensively, both among individuals and in the solution of social problems, where everyone knows each other in the settlement where they live, and neighborhood relations are experienced, the solution of problems was solved by respected personalities from the neighborhood who were loved and respected by everyone, whose word was listened to, and who were consulted when starting a business. . The solution of these people, who were a kind of voluntary mediator, was accepted by all parties, and disputes were settled amicably. Who knows, maybe the biggest damage of urbanization to our social culture has been the damage to this social fabric and individualization.

The first examples of reconciliation in terms of Turkish culture appear with the character "Dede-korkut" in Dede-korkut stories. This epic story character, which is an important work of Turkish social life and culture, Dede-korkut; The projections, perhaps the first examples, of reconciling the role of reconciling the parties, solving problems amicably, reconciling and giving advice in Turkish traditions and customs can be counted.

Again, when the Turkish family structure is examined, aren't we all examples in our own family where the elders of the family come into play, especially in solving the problems in the family, and the problems are eliminated by bringing the parties together and getting together with the parties in the family at the point of solving the problems? In this context, in rural life where social ties are stronger than in cities, especially elders with religious identity or people who are believed to be a kind of wise/confident human being can come into play in solving the problems between the parties. This situation, which we encounter especially in rural areas/villages, is seen in the example of resolving the dispute between the parties through the mediation of the prominent and respected people of the village. 

Sometimes, special days such as religious holidays, which are important for our culture, can be an important place in the settlement of problems in the reconciliation process. On these special days, the parties come together and the problems between them can be resolved peacefully under the leadership of the community leaders.

As a result, although the concept of reconciliation/conciliation is a new phenomenon in our legal literature, it is not a very distant method to Turkish society at the point of solving problems. It can even be said that it is an application that has practice and practice in society. Perhaps this reality underlies its great success despite its short history in the Turkish legal syste

mediator Serkan HORUZ
serkanhoruz.blogspot.com