Bu Blogda Ara

#sulha etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
#sulha etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Temmuz 2022 Pazartesi

SOSYAL ARABULUCULUK SERTİFİKASYON/AKRETİTASYON SÜRECİ/KAZANIMLAR

 











■ Sosyal Arabulucuk  ilk sınavı 2 TEMMUZ 2022 tarihinde yapıldı. Sınavda,  en az 50   ve üzeri  puan alan adaylar BASARILI KABUL EDILECEK. Ve " SOSYAL ARABULUCULUK SERTİFİKASI" almaya hak kazanacaklardır. Basarısız olanlar veya sınava giremeyenler ise 10 Eylül 2022 tarihinde bir kez daha sınava girebileceklerdir.





■ Proğrama katılan her iki sınavda da başarısız olan adaylara ise " KATILIM BELGESİ" verilecektir.

SOSYAL ARABULUCULUK BELGESİNİ ALMAYI HAKEDEN KATILIMCILARIN BELGELERİ NE ZAMAN VERİLECEK?






YEMİN TÖRENİ; ADALET BAKANLIĞI, M.E.B,ÜNİVERSİTELER, VAKIF VE TÜM PAYDAŞ KURUMLARIN KATILIMI İLE ANKARADA YAPILACAKTIR.

■ Programa katılmayanlar için yemin belgesi düzenlenip imzalandıktan sonra HEGEM vakfına  e-e-posta  gönderilecektir.

Yemin belgesinin yayımlanacağı muhtemel web sayfası


YEMİN TÖRENİ PROGRAMI İLE İLGİLİ AYRINTILI BİLGİLER İLGİLİ SİTELERİMİZDE 20 AĞUSTOS 2022 TARİHİNDE PAYLAŞILACAKTIR.

■ Sosyal Arabulucu programına katılıp  başarılı olan adaylardan, " Sosyal Arabulucu Akretide Komisyonu" tarafından  başarıları onaylananlar " AKRETİDE SOSYAL ARABULUCU" olacaklar.  Yine Sınava giren ve başarılı olan

 UZLAŞTIRMACILAR/HUKUKÇULAR/ LİSANS ÜSTÜ EĞİTİMİ OLAN adaylar. Komisyon onayı ile Akretide sosyal arabulucu olacaklardır.

■ Şiddeti Önleme Formatörlüğü, programını/sınavını başaranlara " Şiddeti Önleme Formatörü" sertifikası/yetki belgesi verilecektir

■ Yukardaki iki programı başarı ile bitirenlere veya Aile danışmanı olup, sadece bir programı bitirenlere " İnsan Hakları Danışmanı" sertifikası verilir.

KAZANIMLAR/BELGE NE İŞE YARAYACAK?

■Akretide Sosyal arabulucular, Sertifika Akretitasyon Sistemine kayıtlı olacaklardır ( HEGEM VAKFI/ADALET BAKANLIĞI protokolüne göre)

■  Vakıf ve Proje paydaşlı olan  Kamu kurumları/Üniversiteler, Ticaret odaları, sanayi odaları gibi arabulucu talebi olabilecek özel/kamu kurum ve kuruluşlarında talebe göre görev alabilecek/görevlendirilebilecektir.

■ 2022 yılında  Sosyal Arabulucu Sertifikası alanlar HEGEM Vakfının kurucu üyesi kabul edilecektir. Kurucu üyeler, Akademinin ve kamu kurum ve teşkilatlarının oluşturulmasında rol alabilecek ve öncelikli olacaklardır.

■Sosyal arabulucu sertifika sahipleri, Türkiye"nin taraf olduğu  Avrupa Birliği/Avrupa  Konseyi kriterlerine göre iş yapma hakkı elde edecektir.

■Kamu ve özel sektör kurumlardaki akretide sosyal arabulucular , kurumlarındaki muhtemel çatışma/idari/adli soruşturmalarda   ( makeme öncesi görev alabileceklerdir./gorevlendirilebilecektir.)

■Kurumsal ve Ülke düzeyindeki yeni işe alımlarda ücretli/ sözleşmeli  sertifika sahipleri öncelikli olacaktır.

SOSYAL ARABULUCULUK YEMİN TÖRENİ PROGRAMI

Adalet Bakanlığı, HEGEM Vakfı ortaklığı ve paydaş 25 Devlet Üniversitesi ile başlatılan 
“İnsan Hakları ve Şiddetle Sivil Mücadele Bilincini Güçlendirici Saha Aktörleri Yetiştirilmesi 
Projesi” sertifika programları süreci pilot iller düzeyinde devam etmektedir.

Bu bağlamda başlatılan “Sosyal Arabuluculuk” ve “Şiddet Önleme Formatörlüğü” sertifika programları 22 Ekim 2022 tarihinde yapılacak son sınavla tamamlanmış olacaktır.

Böylece, sınavların tamamlanmasını müteakip 11 Kasım 2022 tarihinde Bakan katılımlı “SOSYAL ARABULUCULUK YEMİN TÖRENİ” Ankara Hakimevi salonunda yapılacaktır.

Yemin töreninde bizzat yer alacak olanlar, ilgili sitelerde örneği paylaşılacak olan 
“Sosyal Arabuluculuk Yemin Törenine Katılım İçin Başvuru Formunu” doldurarak
s.arabuluculuk.a@gmail.com adresine 15 Ekim 2022 tarihine kadar gönderecekler.

Yemin törenine katılım başvurusu kabul edilenlere 25 Ekim 2022 günü akşamına kadar E-Mailleri yoluyla resmi davetiyeleri iletilmiş olacaktır.

Sosyal Arabuluculuk Yemin Töreni 11 Kasım 2022 Cuma günü Ankara Hakimevi salonunda saat 14.00-16.00 arasında gerçekleşecektir.

2022 yılı sosyal arabuluculuk sertifika programı mezunları ilgili sitelerde yer alacak örnek “Sosyal Arabuluculuk Etik/Yemin Belgesi” formunu 20 Kasım 2022 tarihine kadar imzalı olarak
s.arabuluculuk.a@gmail.com adresine gönderecek.

İmzalı yemin formu gelenlerin sertifikaları 22 Kasım 2022 de sistemlere yüklenmiş olacaktır.



SOSYAL ARABULUCULUK İLE İLGİLİ  /BASVURU/BİLGİLENDİRME LİNKLERİ

17 Ocak 2022 Pazartesi

Türk Hukukunda Uzlaşma ve Uzlaştırma Kültürü

 



Uzlaşma hukuki anlamda hayatımıza nispeten yeni yerleşen bir olgu olmasına karşın, Türk toplumsal yaşamına hiç te uzak olmayan bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır.  Bu nedenle öncelikle “uzlaşma” kavramı ve “uzlaştırma” kavramının Türk kültürü içindeki yeri ve önemi üzerinde durulacaktır.

Uzlaşma, sözcük anlamı olarak: TDK’da “Aralarındaki düşünce veya çıkar ayrılığını, karşılıklı ödünlerle kaldırarak uyuşmak, karşılıklı anlaşmak ve mutabık kalmak, antant kalmak” şeklinde tanımlanmaktadır.

Hukuki anlamda ise Uzlaşma, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda: “iletişim süreci sonunda varılan anlaşmayı ifade ederken, uzlaştırma tarafların katıldığı sürecin bizzat kendisini ifade etmek için kullanılmaktadır.”

Her iki tanım ele alındığında uzlaşma; taraflar arasındaki uyuşmazlığın, gerektiğinde karşılıklı ödünler vererek, bir orta yolun bulunması, zararın telafisi, anlaşmazlığın ortadan kaldırılması şeklinde tanımlanabilir. Söz konusu tanımlar, analiz edildiğinde; uzlaştırmanın, hukuksal boyutunun yanında iletişim ve kültürel yönünün de bulunduğu hatta olmazsa olmazlarından biri olduğu görülmektedir. 

Uzlaşmanın, başarıya ulaşmasında birincil öğe, iletişimdir. Bu bağlamda uzlaşmayı ancak, karşılıklı konuşmayı bilen, empati yeteneği olan ve aynı zamanda iyi bir dinleyici olan bireyler yapabilirler.

 Nitekim Napolyon bir sözünde: 

“Her şeyi konuşabilen insanlar, her şeyin üstesinden gelebilirler.” der.  

Bu noktada uzlaştırma sürecini idare eden, uzlaştırmacının da hukuki bilgisinin yanında hangi niteliklere ve donanımlara sahip olması gerektiğinin ipuçları ortaya çıkmaktadır.

Uzlaşmanın başarıya ulaşmasında ikinci öğe, söz konusu toplumun kültürüdür. Dahası, uzlaşının kültür içerisindeki yeri, konumu ve sorunların çözümündeki etkinliğidir. Toplumsal yaşamın içerisinde her düşünceden, inanıştan, kültürden bireylerle birlikte yaşıyoruz. Şüphe yok ki toplumsal yaşamın bir gereği olarak, kimi zaman problemlerimiz/sorunlarımız da ortaya çıkabilir. İşte bu sorunların çözümü aşamasında kişinin sosyal ilişkilerinde uzlaşı kültürü içinde hareket etmesi gerekir. Bu noktada uzlaşma, kaybet/kaybet yerine kazan/kazan ilkesinin egemen olduğu, aklı kullanmanın ve başkalarının da aklından istifade etmenin yollarından biridir.

 Hukuki literatürde uzlaştırma, İngiliz anglo-sakson hukuk sisteminde ve uzak doğu ülkelerinden Japonya örneğinde karşımıza çıkmaktadır. Özellikle Japon hukuk sistemi, büyük oranda uzlaştırma süreci içerisinde yürütülmektedir. Türk hukuk sisteminde ise uzlaştırma müessesi; özellikle adli yargıdaki iş yükü, adli personel yetersizliği, süregelen davaların uzun yıllar sonuçlandırılamaması, dava sürecinin taraflara, devlete maliyeti vb. nedenlerle bir alternatif çözüm yöntemi olarak görülmüş ve uygulamaya geçirilmiştir. Özellikle yerelde “İzmir modeli” olarakta bilinen birçok başarılı örnekler başta olmak üzere, ülke genelinde çok kısa zamanda oldukça olumlu sonuçlar alınmaya başlanmıştır.

 Uzlaştırma sürecinin hukuk sistemimizde oldukça kısa süreli bir geçmişe sahip olmasına karşın, denilebilir ki bu maya hem hukuk sistemimizde hem de Türk toplum yapısında tutmuştur. Hatta filmlere konu olmuştur.😊


https://youtube.com/shorts/mwzOh8rORIM?feature=share


Bu bağlamda, uzlaşma ve uzlaştırma sürecinin Türk toplum yapısındaki kökleri üzerinde de durmakta fayda vardır. Uzlaşma; Her ne kadar hukuksal düzenleme anlamında literatürümüze yeni giren bir olgu olarak karşımıza çıksa da, Türk toplumunun geleneklerinde, kültüründe hatta genetiğinde olan, yabancı olmadığımız bir çözüm yöntemidir. Hatta gerek bireyler arasında ve gerekse toplumsal problemlerin çözümü noktasında yakın zamana değin kentleşmenin yoğun olarak yaşanmadığı, herkesin oturduğu yerleşim mahallinde birbirini tanıdığı, komşuluk ilişkilerinin yaşandığı yakın geçmişimizde, problemlerin çözümü mahalle tarafından herkesin sevip saydığı, sözünün dinlendiği, bir işe girişileceği zaman danışıldığı saygın kişiliklerince çözülürdü. Bir nevi gönüllü uzlaştırmacı olan bu kişilerin çözümü bütün taraflarca kabul edilir, anlaşmazlıklar ihtilaflar sulh yoluyla hallolurdu. Kim bilir, belki de şehirleşmenin toplumsal kültürümüze en büyük zararı, bu toplumsal dokunun zedelenmesi, bireyselleşme olmuştur.

Uzlaşmanın Türk kültürü açısından ilk örnekleri, Dede-korkut hikayelerinde “Dede-korkut” karakteri ile karşımıza çıkar, Türk toplumsal yaşamı ve kültürünün önemli bir eseri olan bu destansı hikâye karakteri, Dede-korkut; tarafları uzlaştıran, sorunları sulh yoluyla çözen, barıştıran, nasihat veren rolü uzlaştırmanın türk gelenek ve göreneklerindeki izdüşümleri, belki de ilk örnekleri sayılabilir.

Yine, Türk aile yapısı incelendiğinde de, özellikle aile içerisindeki problemlerin çözümünde, aile büyüklerinin devreye girdiği, sorunların çözümü noktasında aile içerisindeki taraflarla bir araya gelerek, tarafları yan yana getirerek   sorunların ortadan kaldırıldığı hepimizin kendi ailesi içerisinde tanık olduğumuz örnekler değil midir?  Bu bağlamda toplumsal bağların kentlere göre daha güçlü olduğu kırsal yaşamda özellikle dini kimliği olan büyükler veya herkesçe sözüne, doğruluğuna inanılan bir nevi akil/emin insan hüviyetindeki kişilerde taraflar arasındaki problemlerin çözümünde devreye girebilmektedir. Özellikle kırsal alanda/ köylerde karşılaştığımız bu durum, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı köyün ileri gelen saygın kişilerin arabuluculuğu ile çözüme kavuşturulması örneğinde karşımıza çıkmaktadır.

Kimi zaman, dini bayramlar gibi toplum kültürümüz açısından önem taşıyan özel günlerde uzlaştırma sürecinde sorunların çözümü noktasında önemli bir yer teşkil edebilmektedir. Bu özel günlerde taraflar bir araya getirilmekte, aralarındaki sorunlar toplum ileri gelenlerinin öncülüğünde barışçıl bir şekilde sonuçlandırılabilmektedir.

Sonuç olarak uzlaşma/uzlaştırma kavramı, hukuki literatürümüze yeni giren bir olgu olmasına karşın, problemlerin çözümü noktasında Türk toplumuna çok uzak bir yöntem değildir.  Hatta toplum içerisinde uygulaması ve pratiği olan bir uygulamadır denilebilir. Belki de, Türk hukuk sisteminde kısa bir geçmişe sahip olmasına karşın büyük bir başarı göstermesinin altında bu gerçeklik yatmaktadır. 


UZLAŞTIRMACI Serkan HORUZ

serkanhoruz.blogspot.com